Adamın biri bir gün yolda giderken, arabasının lastiği tam tımarhanenin önünde patlamış. Adam arabayı kaldırıma ancak yanaştırabilmiş. Sonraki işlem malum...
Kriko, stepne, bijon anahtarı derken, bir de bunların yanına talihsizlik eklenince, söktüğü 4 adet bijon yuvarlanıp yağmur mazgalına düşer. Mazgal açılır gibi değil, bijonlar görünür gibi değil. Talihsiz sürücü bir sağına bakar, bir soluna bakar, çaresiz duygular içinde kaderiyle baş başa kaldırıma çöker.
Olayı en başından beri tımarhanenin demir parmaklıklı penceresinden izleyen bir deli, çaresiz adamın halini bir süre daha acıyarak izledikten sonra seslenir;
- Ula salaaak! Sen ne yapıyorsun orda öyle?
- Sorma birader, lastik patladı ve değiştirirken bijonları mazgala düşürdüm.
- Düşündüğün şeye bak! Sök öbür lastiklerden birer tane. Hepsi 3 bijonlu olsun.
Seni, lastikçiye kadar idare eder.
Adam bir lastiklere bakar bir de deliye ve hemen işe girişir.
Her şeyi tamamlayıp bagaj kapağını kapatan sürücünün aklı, deliye takılır.
Arabasına binmeden evvel döner dikkatli dikkatli adama bakar. Akıl hastanesindeki adama seslenir:
- Senin ne işin var tımarhanede?
Diye sorar.
- Biz burada delilik'ten yatıyoruz kardeşim, salaklık'tan değil...!